24 Temmuz 2008 Perşembe

SABAH SABAH

Bu sabah 7:30 da sokaktaydım. Ne işim var bu saatte bom boş kızılayda. Özlemişim, uzun zamandır erken inmiyordum. Arkadaşın sınava gidişi bahane oldu. Unuttum tabi, yine her zamanki gibi konuya ortadan girdim.

Okuldan arkadaşım geldi İstanbul dan. Sınava çağrılmış.Umarım iyi geçer.Sabah 8 de yapacaklarmış sınavı. Mesaiyi kaçta başlatıyolar acaba. Kazanırsa yandı gibi geliyor bana ama.

neyse hava sıcak, sokaklar bomboş dolaştım1 saat, işyeri açılmamıştır diye.

Sabah sabah bi de kalp kırdım galiba, üzgünüm...

ESKİ MEKTUPLAR 2

ve eski mektuplar geldiii. Okuyunca bi tuhaf oldum, okudukça daha bi tuhaf. Duygulandım, gurulandım, özledim.

ne olmuşta bu kadar kendini ifade edemez olmuştum acaba. ifade sıkıntısı yanlış oldu, ifade de darlık demek daha doğru. 2004-2005 yıllarında yazılmış mektuplar bunlar. insanın okudukça açılması gerekmez mi? ben okudukça, öğrendikçe daralmışım sanırım.

Mektuplardan alıntılar ama sizin için değil kendim için, çünkü arkadaşım geri götürecek onları:(


"sözlerimi geri almak istiyorum, hemde tüm güzel sözleri. Onları daha çok hakeden insanlara söylemek istiyorum, ama aynı zamanda daha önce kimseye de söylememiş olmak. Çok mu zor?"

"Fazla sıradan olacak belki ama, bi dilek hakkın olsa ne dilerdin? Benim dileğim her dönem için değişirdi ve değişeceğini bildiğimden hemen kullanmak istemez ve son kullanma tarihini geçirirdim. Ama bu aralar dileğimi başkasının hayatını değiştirmek için kullanmak istiyorum. Onun iyiliği için değil, kendim için, mutlu olmak için. Bencilliğimden yani..."

"umursamaz olmak istiyorum. Sevildiğimi bilip şımarmak istiyorum. Sevmek istiyorum korkmadan, bıkmadan, vazgeçmeden, umursamadan. Söylemek istiyorum herşeyi pervasızca. Ne olacağını düşünmek istemiyorum. Sonrasını, öncesini düşünmek istemiyorum.

sadece mutlu olmak ve benimle mutlu olunduğunu görmek istiyorum. Mutlu etmek istiyorum..."

21 Temmuz 2008 Pazartesi

KORKU

Korku yada adına korku dediğimiz duygu nasıl bişeydir. Eğitici midir? Eğitiyorsa korkutanı mı yoksa korkanı mı eğitir?

Korku hissi duruma göre değişiyor sanırım. Böcekten korkma, kediden korkma, karanlıktan korkma gibi durumların dışında birde korkudan korkma gibi çok soyut ta olsa gerçek olan durum, eğitici olma konusunda diğerlerinden önde gidiyor kanımca.

saçma geliyor ilk bakışta ama sayılmaz. Korkudan korkma hali bir nevi niyet okuma durumu gibidir. Korkunun geleceğini bildiğimiz yerde kendimizi şartlandırır yada savunma durumuna geçerek, korkuyu yaratacak halden uzak dururuz. İyimidir kötümüdür bilemeyiz ama hayatta surf bu korku yüzünden bile pek çok şeyi kaçırırız.

Erkek egemen toplumda yaşıyor olmamız sebebiyle bu hayattan kopuş halini en çok yaşayanlar kadınlardır. Yani korkudan korkarak kaçanlar. yaşanacak herhangi bir olumsuz durum kaygısı ve korkusuyla korkarak uzaklaşırlar yasak bölgelerden.

Belki bi gün daha anlaşılır ve daha derinlemesine yazarız bu konuyu. ben pek beceremedim. Bi yazan çıkar elbet yada çıkmıştır zaten...

ESKİ MEKTUPLAR

Aslında anlatacak çok şey biriktirdim, hafta sonu güzeldi. Ama sevdiğim yine yanlız takılmış yokluğumu fırsat bilip.

uzun süre yan yana kalınca küsüştüğüm ama aynı zamanda çok sevdiğim arkadaşım, ona eskiden yazdığım mektupları bulduğunu söyledi. Çok merak ettim acaba ne yazmıştım ki!.

biraz okudu telefonda. "Sevmek istemiyorum. Hep ben seviyorum. Sevilmek istiyorum hem de çok" demişim. Evet bunu yazdığımı hatırlamasamda dileğimin gerçek olduğunu söyleyebilirim. Mektubun eski olduğu düşünülürse. Çok sevilmek iyi bişey değil ama.Ölçülü sevilmek istiyorum ben. İnsanın sevgiden bile ağzı yanıyor anlayacağın.

Neyse şimdide sevilmek konusunda dertliyim. Seviyorum ama seviliyormuyum emin değilim. Şimdilik çok dert etmiyorum, sevmek daha güzelmiş.

"Mektuplarımı görmek istiyorum arkadaşım. Lütfen onları bana faks, e-mail yada elden getiriver. Senide seviyorumm"

18 Temmuz 2008 Cuma

DEĞERLİ

İnsanın değeri nasıl ölçülür?
Herkes pahabiçilmez midir?
Peki insan kendini nasıl değerli kılar yada değersizleştirir?

bu aralar kafamın içinde zaman zaman yer bulan sorular. Okuyan için çok anlamsız gelebilir ancak insanın insana uzaklığını değerli olarak tanımlayan, sevmeyi özlemeyi, kıskanmayı ve değer vermeye dair pek çok şeyi değersileşmek olarak tanımlanan zamanlardayım.

Bu işin bencesi değil tabiki. ama bu düşünce ne kadar yakındaysa, yukardaki duygulardan o kadar uzaklaşıyor insan. Sevmenin onurunu, özlemenin hüznünü yaşayamıyor, yada giderek yanlızlaşıyor. Çünkü seviyorum demek değerşizleştiriyor!, özlüyorum demek belki daha çok.
Bugün bide kıskandım dedim, acaba kaç hamlede değersizleşirim?

16 Temmuz 2008 Çarşamba

DÜN

bugün (aslında dün) okuduğum kitabın bir yerinde modern aşklardan bahsediyor. Beklemeyi bilmiyor yeni aşıklar, hemen seslenmek istiyor, özlemeye tahammülü yok diyor. Doğru mu?

dünden öğrendiğimiz "mecnun olamayacaksan, çöle düşmeyeceksin". Dünden aklımıza takılan başka bir şeyse "hayat bir sevgilinin çevresinde dönecek ve dünyayı ona bedel görecek kadar uzun mu?" yoksa bir kelebeğim ömrü kadar mı?

14 Temmuz 2008 Pazartesi

İyilik

Pek iyi değilim bugün. Sevdiğimin yüzünde garip bi hüzün takıldı hafızama. İş koşturmacasından unutsamda bi süre, gece olup yalnızlaşınca kalabalığın içinde, yine düştü aklıma. E be sevdiğim bu saatte nerdesin? Yüzündeki hüzünle kayboldun yine.

İyi değilim bugün, bugünlerde pek iyi olanla da karşılaşmadım. Belkide ondandır, pozitif birini bulmak lazım.

13 Temmuz 2008 Pazar

BAŞLARKEN

Merhaba,

yeni bir başlangıç olsun diye, hayatta değişiklik yapmak gerekir diye birde benimde bir blog um olsun diye çıktık yola.
Günlük tutamıyoruz yazılı olarak, en azından burda bir dünlük tutabiliriz belki. Hep başkasından bahsediyormuşum gibi sizli bizli oldu ilk yazı. İlk yazı olmasından sanırım. Geçecek. Yazacağız, paylaşacağız...